top of page

TÜRKLÜK VE ‘’TÜRK’’ TERİMİ ÜZERİNE

Güncelleme tarihi: 13 Eki

Türklüğün Kökenleri ve Türk terimi üzerine: Dilbilim verilerinin desteklediği Tarihsel-Kültürel Bir Özet Söylem


Giriş


Temsili Göbeklitepe / Göbeklitepe Boğa Sütunu-MÖ 10.000 / Çatalhöyük Boğa Kültü-MÖ 7000
Temsili Göbeklitepe / Göbeklitepe Boğa Sütunu-MÖ 10.000 / Çatalhöyük Boğa Kültü-MÖ 7000

Türklüğün kökenlerinin araştırılması, Avrasya tarih araştırmalarındaki en karmaşık konulardan biridir. Karmaşık olmasının nedeni konunun bilimsel bir tarafsızlık ile değil de siyasi ayrımcı bakış açısı ile ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Akademi de bu bakış açısının etkisi altındadır.


Bu derin konuyu yani ''Türk'' teriminin (etnoniminin) kökenini araştırırken dilbilimden arkeolojiye, antropolojiye, antik metinler ve sanat tarihi verileri ile birlikte genetik araştırmalara kadar pek çok farklı disiplinden ipucu ve bağlantıyı bilimsel, karşılaştırmalı verilerle adeta bir dedektif gibi bir araya getirmek gerekiyor. Farklı disiplinlerin ise nasıl kesişip buluştuğunu görmek ise gerçekten heyecan verici. Bu makalede konuyu bir fikir verebilmesi amacıyla özet olarak aktarmaya çalışacağım. Detaylı kaynak ve bilgileri ''Kaynaklar'' bölümünde bulabilirsiniz.


"Türk" terimini öncelikle Türkçe konuşanlarla ilişkilendiren tamamen dilsel bir yaklaşım, nispeten yakın tarihli bir 19. yüzyıl sınıflandırmasıdır.


"Türklük'', tarihsel veriler ışığında öncelikle dilsel-siyasal bir belirteç haline gelmeden çok önce coğrafi, kültürel, geleneksel, inanç ve arkaik dil ögelerini de içeren (Gök Tanrı-şamanizm), politik, egemen-devletçi ve askeri yönleri kapsayan çok daha karmaşık bir olguydu.


"Türk"e fonetik olarak benzer adlandırmalar kullanan en eski tarihi kaynaklardaki adlandırmalara (Ör: Turukkaeans, Turuṣka, Tyrcae, Turan, Tiren-Tyrrhenian, Etrüsk, Truva…), - ki bunlar neredeyse yalnızca dış adlardır - dışarıdakiler tarafından verilen isimler de diyebiliriz. Bu erken kullanımlar, terimin başlangıçta belirli bir dil grubunu tanımlamadığını, ancak coğrafi atamaları, göçer-yerleşik yaşam tarzını, askeri konfederasyonları veya kültürel benzerlikleri ifade eden genel bir adlandırma olarak hizmet ettiğini göstermektedir.


Dilbilim-Etimoloji: Kültürel Temel Olarak "T-R" Kökü


''Türk'' adının ve dilbilimsel (etimolojik) bağlantılarının kadim yolculuğu aslında Neolitik Anadolu dönemlerinde (günümüzden 12.000 yıl öncelerinden...) ortaya çıkan ''T-R'' kökü ve ''Boğa Kültü''nden başlayarak Avrupa ve Avrasya steplerine yayılmıştır. Şimdi bu süreci verilere dayandırarak inceleyelim...


"Türk" ün etimolojisi birden fazla kaynak ve güçlü teoriyi ortaya koymaktadır. Bir teori, Eski Türkçede "güçlü" veya "kuvvetli" anlamına geldiğini öne sürer; ancak Türk dilleri ve doğu bilimi uzmanı İngiliz Sir Gerard Clauson (1891-1974), bunun genel güçten ziyade "olgunluğun zirvesini" tanımladığını savunur. Diğer veriler, onu "yaratılmış", ‘’Tanrı’dan türemiş, kılınmış ya da yaratılmış’’, ‘’Töreli’’ veya "doğmuş" anlamına gelen Türük/Törük'e veya "birikmek, türemek, kılınmak, toplanmak, birleşmek, güçlenmek" anlamlarına gelen Eski Türkçe öncesi Ana Türkçe dönemi ''türü'' edimine bağlar.

ree

"Türk" ve Hint-Avrupa terimleri arasındaki fonetik benzerlik dikkat çekicidir. Proto-Hint-Avrupa *terh- ("üstesinden gelmek") ve Sümer-Türk ''Dingir-Tingir-Tengri'', Taru/Tarku/Tarhunz/Tarhunna (Anadolu Hatti-Hitit-Luwi fırtına tanrıları), Taranis (Kelt gök gürültüsü tanrısı) ve Thor (Cermen-İskandinav gök gürültüsü tanrısı), Tistrya (Zerdüşt fırtına tanrısı) gibi isimler, ilahi güçle ilişkili bir "T-R" kökünü paylaşır. Bu, söz konusu köke sahip terimlerin, binlerce yıldır Avrasya boyunca güç ve kuvvet kavramlarıyla bağlantılı olduğunu göstermektedir.

Türkmenistan – Oğuz Han (Kağan) Heykeli / Sümer ve Türk Şahitigin Devleti Sikkesi, Afganistan – MS 7.Yüzyıl. - Kanatlı Boğa, boynuzlar hilalin alegorisi ve kün/ay simgeleri.
Türkmenistan – Oğuz Han (Kağan) Heykeli / Sümer ve Türk Şahitigin Devleti Sikkesi, Afganistan – MS 7.Yüzyıl. - Kanatlı Boğa, boynuzlar hilalin alegorisi ve kün/ay simgeleri.
Mısır/İskenderiye - Türkmenistan/Aşkabat; Ortak Kültür ve Simgeler - Boğa, Kün-Güneş/Ay; Güç, Egemenlik, Evrensellik...
Mısır/İskenderiye - Türkmenistan/Aşkabat; Ortak Kültür ve Simgeler - Boğa, Kün-Güneş/Ay; Güç, Egemenlik, Evrensellik...

Günümüz Türk lehçelerinde de kullanılan erkek-kadın isimlerinin arasında bulunan Tarkan-Tarhan-Tarhun-Tarkun-Türkan-Tarcan-Turan vb. isimlerin bu etimolojik köken ile ilgili olduğu görülmektedir.


Antik Dış Adlar: Tutarlı Bir Adlandırma Kalıbı


Erken Referanslar

ree

  • Turukku Devleti (MÖ 18-17. yüzyıllar): Asur metinleri onları imparatorluğu tehdit eden, rakip dağ halkı devleti-hanlığı olarak tanımlar.

Hun-Yuezhi-Kuşan Prensi – Kuşan Sikkesi / Kalchayan Müzesi, Özbekistan-MÖ 1.Yüzyıl.
Hun-Yuezhi-Kuşan Prensi – Kuşan Sikkesi / Kalchayan Müzesi, Özbekistan-MÖ 1.Yüzyıl.
  • Turuṣka (MÖ 10. yüzyıl): Sanskrit metinleri bir savaşçı krallığına atıfta bulunur. John M. Rosenfield'e göre Turushka, Tukhāra veya Tokhāra, Hint yazılarında Tokhari kelimesinin varyasyonlarıdır. Bu sözcükler ise Hindistan’a arkaik dönemlerde gelip yerleşmiş ve yönetmiş olan Uygur/Hun-İskit/Saka/Sakyamuni-Yuezhi-Kuşan adlarıyla anılan Türk kökenli Orta Asya topluluklarını tanımlar.

  • Tyrcae/Turcae: Antik coğrafyacılar onları Karadeniz-Hazar stepleri’ne (Pontus Stepleri'ne) yerleştirmiştir.


Tomb of the Bulls – Tarquinia, İtalya. - Güç, bereket ve üreme simgesi.
Tomb of the Bulls – Tarquinia, İtalya. - Güç, bereket ve üreme simgesi.
  • Etrüsk Uygarlığı (MÖ 1200-MÖ 31): Roma uygarlığının öncül kurucusu olan Etrüsk uygarlığını kuranların da Anadolu’lu Truva halklarından olduğu bugün artık tarihçiler tarafından da kabul görmüştür.


Şimdi ''Boğa Kültü'' ve ''Türk'' adının ''T-R'' kökü ile ilgili kadim kültür-uygarlık ve etimoloji bağlantılarını coğrafya ve yer isimlerini de kapsayacak biçimde aşağıdaki tablolarla daha net hale getirmeye çalışalım ve izlerini birlikte sürelim...Böylelikle ''T-R'' kökünün kavramsal kökenlerinin Anadolu Neolitik dönemlerine kadar gittiğini görmeye çalışalım.


ree
ree
ree

Egzonim, bir coğrafi adın, o yerin resmi dilinden veya yerel olarak konuşulan dilinden farklı bir dildeki yazılışıdır. Bu, coğrafi bir birimin adının, o bölge dışındaki dillerde nasıl ifade edildiğini gösterir. Örneğin, 'Almanya' kelimesi bir egzonimdir. Çünkü bu kelime, Almanya'nın kendi dilindeki adı olan 'Deutschland'tan farklıdır. Egzonimler genellikle dil farklılıkları, tarihsel etkileşimler veya kültürel alışkanlıklar nedeniyle oluşur.


Endonim ise bir coğrafi yer, halk veya dil için o yerin veya grubun kendi üyeleri tarafından kullanılan resmi ve yerleşmiş isimdir.


Neolitik Anadolu Çiftçilerinin tarımı, hayvancılığı ve bu simgesel inanç dünyasını yani Boğa Kültü'nü ve ''T-R''sesi ve köküyle bağlantılı öge ve adları (inanç ve yer adları) Avrupa coğrafyası ile birlikte Girit, Kıbrıs, Mısır, Mezopotamya ve Asya coğrafyalarına taşıdığını görmekteyiz. Son dönemde yapılan arkeo-genetik araştırma ve bulgular da bu olguyu destekliyor.

ree
𐱅𐰇𐰼𐰜-TÜRK
𐱅𐰇𐰼𐰜-TÜRK

Göktürk Yazıtları'ndan en az 500 yıl önce tabloda belirtilen Romalı yazarlar eserlerinde Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlarda ''Turcae'', ''Tyrcae'', ''Tyrkai'' gibi adlara sahip halklardan söz ederler.

ree

Kuzey Karadeniz Geç Sarmat dönemine ait (MÖ 6.-MS 4.yüzyıllar) Ermen Tolga kurganlarında üzerine tamga (runik) yazıtlar kazınmış sığır kafatasları bulunmuştur. Bu da Boğa Kültü ile ilgili kültür unsurlarının Neolitik Anadolu'dan Kuzey Karadeniz-Türkistan (Orta Asya) bozkırlarına kadar kesintisiz olarak uzandığını göstermekte.


Kültürel Bağlantılar



İskit altını - boğa /öküz/inek başları şeklinde iki aplike (MÖ 450-425)
İskit altını - boğa /öküz/inek başları şeklinde iki aplike (MÖ 450-425)

"Türk" benzeri isimler ve Arkaik-Neolitik Anadolu boğa simgeciliği (kültü) arasındaki bağlantı, İskitlerin Targitay'dan (boğa benzeri olarak yorumlanır) geldiğini belirten Herodot gibi kaynaklarda görünmektedir. Pazırık Kültürü (MÖ 600'ler) Türk İskit kültürünü belirleyen en önemli kültür aşamalarından biridir. "Yaban boğası" için kullanılan ''tur-tar'' kökü ile başlayan kelimeler, Slav ve Türk dillerinde mevcuttur ve bu sembolik bağlantıyı desteklemektedir.


Göktürk Dönüm Noktası


ree

Göktürklerin (MS 6. yüzyıl) yükselişi, "Türk"ün tarihsel süreçte siyasi bir iç ad haline geldiği belirleyici anı işaret ediyor. Orhun Yazıtları (8. yüzyıl), "Türk/Türük"ün kendi kendine adlandırma olarak ilk açık kanıtını sağlar. Ancak, bu biraz önce de değindiğimiz gibi, sıfırdan başlangıç değildi - Göktürkler, "T-R" kökü ve boğa sembolizmi ile ilişkili mevcut arkaik kültürel mirası kullandılar. 

ree

Ancak eklemek gerekir ki, derin Türk-Türük kültüründe benimsenmiş olan kült-simge hayvanlar Boğa ile sınırlı değildir; buna Kurt-Pars-Leopar-Arslan-Kartal-Kuzgun-Sungur-Geyik-Dağ Keçisi-Ejderha-Çift başlı Kartal vb gibi mitolojik, kült nitelikli hayvanları ve mitolojik simgeleri de eklemek gerekir.


Üç Aşamalı Gelişim Modeli


Aşama 1: Arkaik Seviye (MÖ 3. binyıl+)

  • Avrasya kültürleri genelinde yaygın boğa sembolizmi ve güçle ilişkili "T-R" kökü.


Aşama 2: Antik Seviye (MÖ 2. binyıl - MS 5. yüzyıl)

  • Dil yerine coğrafya ve yaşam tarzına dayalı olarak "Türk" benzeri dış adlarla bozkır halklarının tutarlı bir şekilde dışarıdan adlandırılması.


Aşama 3: Erken Ortaçağ Seviyesi (MS 6-8. yüzyıllar)

  • Göktürkler, mevcut kültürel mirası Orhun yazıtlarında belgelenen siyasi iç ada dönüştürmüştür.


Žunkovič'in Teorisi


Sloven yazar ve tarihçi Davorin Žunkovič, ''tur'' ve buna bağlı olarak ''tar-tyr-tor'' gibi köklerin aslında tahkimat terimleri (kapılar, geçitler, çevreler) anlamına geldiğini ve "Türkler" ve "Taurisci"nin "sınır savunucuları-uç beylikleri" için işlevsel isimler olduğunu öne sürüyor. Aynı kökü İskandinav tanrısı ‘’Thor’’ ve "tiran" terimiyle ilişkilendirerek, güç ve koruma kavramları için ortak bir proto-dilsel temel olduğunu vurguluyor.


Sonuç


ree

"Türk" teriminin, insanlık tarihinin ‘’0’’ noktasına kadar uzanan, derinlere kök salmış bir kültürel kavramdan ve tutarlı bir dış belirlemeden, kesin, politik olarak tanımlanmış bir öz adlandırmaya doğru geliştiğini görmekteyiz.

ree

Bu ise, ani bir ortaya çıkışı değil, "T-R" kökünün ve ilgili simgeciliğin, salt dilsel sınırları aşan bir kimlik oluşumu için temel sağladığı Avrasya bozkırında (Sibirya-Türkistan-Orta Asya-Hindistan-Mezopotamya-Anadolu-Avrupa…) binlerce yıllık kültürel, geleneksel, inanç ve kavramsal sürekliliklerin sonucu olan doruk noktasını temsil etmektedir.

ree

Yukarıdaki haritalar insanlık kültürünün - kadim Türk kültürünün oluştuğu çok erken dönemlere işaret etmektedir. Bu dönemler ''Son Buzul Çağı Maksimumu - Last Glacial Maximum) adı verilen günümüzden 40.000/16.000 yıl aralığındaki dönemlerden başlayan büyük bir süreci içerir.


Sayan-Altay-Yenisey-Lena, Proto Okunyev-Okunyev, Andronovo-Afanasyevo, Yamnaya, Sintashta, Bereketli Hilal-Karahantepe-Göbeklitepe-Çatalhöyük gibi Buzulçağı sonlarından yani günümüzden yaklaşık 22.000 yıl öncelerinden başlayan kültür oluşumları bu kadim kültürün başlangıç-etkileşim coğrafyalarını oluşturmaktadır.


Altay-Sayan Güney Sibirya, Türkistan (Orta Asya), Kuzey Karadeniz ve Neolitik Anadolu coğrafyaları insanlık tarihinin çok önemli bir etkileşim, karışım, gen ve kültür havuzu oluşum coğrafyaları haline gelmiştir.


Özetle; Türk kültür ve kimliğinin oluşumunda pek çok farklı grubun rol oynamış olduğunu görüyoruz. Türk kültürü, adlandırması, dili ve etnogenezi dediğimiz olguları tek bir noktadan başlayıp düzenli şekilde yayılan bir ağaç ve dalları olmaktan ziyade, daha çok farklı kollarla etkileşip beslenerek, birleşip ayrılarak ve etkileşerek büyüyen bir ırmak gibi düşünmek yerinde olur. Bu düşünme biçimi ise bizleri tüm farklı kültür ve dillerin aslında ana kaynağı ile birlikte, birbirlerinden etkileşerek oluştuğunu anlamamızı sağlar.


Kaynaklar

https://www.youtube.com/watch?v=D_-XdImz4pw&t=170s - National Geographic - Ön Türklerin Genetik Kökenleri ve Akrabaları

https://kigiran.elpub.ru/jour/article/view/2996/2516;?locale=en_US - Animal from late Sarmatian Burials on the Kermen Tolga mound group.

https://journals.openedition.org/emscat/4960 - Sacred heights in the topography of flatlands. Ovaa kurgans in the Kalmyk Buddhist landscape.


Translation (English)


ON TURKISHNESS AND THE TERM "TÜRK"


On the Origins of Turkishness and the term Türk: A Historical-Cultural Summary Discourse Beyond Narrow Linguistic Boundaries


Entry

The search for the origins of Turkishness is one of the most complex questions in Eurasian historical research. A purely linguistic approach that associates the term "Türk" primarily with Turkish speakers is a relatively recent 19th-century classification.


Historically, "Turkishness" was most likely a much more complex phenomenon that encompassed geographical, cultural, traditional, faith-centered (Sky God-shamanism), political, statist, and military aspects long before it became primarily a linguistic marker.


We can also call the names given by outsiders to the names in the oldest historical sources (Turukkaeans, Turuṣka, Tyrcae, Turan, Tyrrhenian, Etruscan, Trojan...), which use phonetically similar designations to "Turk", which are almost exclusively external names. These early usages suggest that the term did not initially describe a specific linguistic group but served as a general designation denoting geographical cultural, traditional, faith-centered (Sky God-shamanism), political, statist, and military aspects long before it became primarily a linguistic marker.


These early usages suggest that the term did not initially describe a specific linguistic group but served as a general designation denoting geographical designations, nomadic-sedentary lifestyle, military confederates, or cultural similarities.


Etymology: The Root "T-R" as a Cultural Basis


The etymology of "Turk" reveals multiple sources and strong theories. One theory suggests that it means "strong" or "strong" in Old Turkic, but the Englishman Sir Gerard Clauson (1891-1974), an expert on Turkic languages and oriental studies, argues that it describes the "peak of maturity" rather than general strength. Other theories attribute it to Türük/Törük, meaning "created", "derived from God, made or created", "Töreli" or "born", or to the pre-proto-Turkic *type verb meaning "to accumulate, to derive, to be made, to gather, to unite".

The phonetic similarity between the terms "Turk" and Indo-European is striking. Names such as the Proto-Indo-European *terh₂- ("to overcome") and the Sumerian-Turkic Dingir-Tingir-Tengri, Taru/Tarku/Tarhunz/Tarhunna (Anatolian storm gods), Taranis (Celtic god of thunder) and Thor (Germanic god of thunder), Tistrya (Zoroastrian god of storms) share a root "T-R" associated with divine power. This suggests that terms with the root in question have been linked to concepts of strength and power throughout Eurasia for thousands of years.

It is seen that names such as Tarkan-Tarhan-Tarhun-Tarkun-Türkan-Tarcan-Turan, etc., which are among the male-female names used in today's Turkish dialects, are related to this etymological origin.

 

Ancient External Names: A Consistent Naming Pattern


Early References


Turukku (18th-17th centuries BC): Assyrian texts describe them as a rival mountain-people state-khanate that threatened the empire.


Turuṣka (10th century BC): Sanskrit texts refer to a warrior kingdom. According to John M. Rosenfield, Turushka, Tukhāra, or Tukhāra are variations of the word Tokhari in Indian writing. These words describe the Central Asian communities of Turkish origin, known as Hun-Scythian/Saka/Shakyamuni-Yuezhi-Kushan, who came to India in archaic times and settled and ruled it.


Tyrcae/Turcae: Ancient geographers placed them in the Black Sea-Hazar/Caspian steppes (Pontus Steppes).

Etruscan Civilization (1200 BC-31 BC): It is now accepted by historians that the founders of the Etruscan civilization, which was the pioneer of the Roman civilization, were also from the Anatolian Trojan peoples.


Cultural Connections


The connection between "Turkic"-like names and archaic Anatolian bull symbolism appears in sources such as Herodotus, who states that the Scythians descended from Targitay (interpreted as bull-like). The word tur for "wild bull" exists in Slavic and Turkic languages, supporting this symbolic connection.


Göktürk Turning Point


The rise of the Göktürks (6th century AD) marks the decisive moment when "Turk" became a political internal name. The Orkhon Inscriptions (8th century) provide the first clear evidence of "Turk/Türük" as a self-designation. However, this was not a start from scratch, as we have just touched on - the Göktürks used the existing cultural heritage associated with the root "T-R" and the symbolism of the bull. However, it should be added that the cult-symbol animals adopted in the deep Turkish-Türük culture are not limited to the Bull; mythological and cult animals such as Wolf-Leopard-Lion-Eagle-Deer-Mountain Goat should be added to this.


Three-Stage Development Model


Stage 1: Archaic Level (3rd millennium BC+)

Common bull symbolism across Eurasian cultures and the root "T-R" associated with strength.


Stage 2: Ancient Level (2nd millennium BC - 5th century AD)

Consistent external naming of steppe peoples with external names similar to "Turk" based on geography and lifestyle rather than language.


Stage 3: Early Medieval Level (6th-8th centuries AD)

The Göktürks transformed the existing cultural heritage into a political internal island documented in the Orkhon inscriptions.


Žunkovič's Theory


Slovenian writer and historian Davorin Žunkovič suggests that the root tur actually means fortification terms (gates, passages, perimeters), and that "Turks" and "Taurisci" are functional names for "border defenders". He associates the same root with the Norse god ''Thor'' and the term 'tyrant,'' emphasizing a shared proto-linguistic basis for the concepts of power and protection.


Conclusion


We see that the term "Turk" has evolved from a deeply rooted cultural concept and a coherent external designation, dating back to the "0" point of human history, to a definite, politically defined self-designation.

This does not represent a sudden emergence, but the culmination of thousands of years of cultural, traditional, belief and conceptual continuities in the Eurasian steppe (Siberia-Turkestan-Central Asia-India-Mesopotamia-Anatolia-Europe...), where the root "T-R" and related symbolism provide the basis for the formation of an identity that transcends mere linguistic boundaries.


It is a very early period when the human culture, the ancient Turkish culture, which can be seen in the map above, was formed. Cultural formations such as Sayan-Altai-Yensei-Lena, Proto Okunyev-Okunyev, Andronovo-Afanasyevo, Yamnaya, Sintashta, Fertile Crescent-Karahantepe-Göbeklitepe-Çatalhöyük, which started from the end of the Ice Age, that is, about 22,000 years ago, constitute the starting points of this ancient culture. The Altai-Sayan Southern Siberian regions, together with the Northern Black Sea and Neolithic Anatolia, have become very important interaction, mixing, gene and culture pool formation geographies.


In summary, we see that many different groups have played a role in the formation of Turkish culture and identity. The phenomenon we call Turkish ethnogenesis should not be considered as a tree branch that starts from a single point and spreads regularly, but rather as a river that grows by feeding, merging and separating from different branches.

 

 

 

 



Yorumlar


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

rm442-01-04-g-mockup.png

Bana Ulaşın

© 2022 by Haluk Hizlialp. Created by Badesim Kubak.

bottom of page