KONYA-MEVLANA TÜRBE VE MÜZESİ-Mayıs 2025
- Haluk Hızlıalp

- 28 May
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 May
Gezi notlarımızın bu kısmında sizlere Konya içi ağırlıklı olmak üzere edindiğimiz bazı bilgi ve izlenimlerden bahsedeceğiz.

Çok kısaca güzel ve kadim kentimiz Konya'nın tarihçesinden bahsedelim...
Konya; Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden birisi. Konya’da yerleşimin tarihi tarih öncesi çağlara gitmekte.
MÖ 7100-5000 yıllarında bölgede yerleşim merkezi kurulduğu anlaşılmakta. Çatal Höyük ve Boncuklu Höyük.

Bugüne kadar dünya üzerinde bulunmuş en eski ve en gelişmiş neolitik devir yerleşimi olmakla birlikte tarımın, yerleşik hayatın, hayvan evcilleştirmenin, soyut sanatın, anaerkil kam-şaman-pagan inanç sisteminin, atalar kültünün ve daha nice kadim Anadolu uygarlık ögesinin merkezi olan Çatalhöyük (MÖ 7000) Konya sınırları içinde. Çatalhöyük ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almakta.
Konya, tarih boyunca Hititler, Frigler, Roma, Doğu Roma, Büyük Selçuklu - Anadolu Selçuklu Devletlerinin hâkimiyetinde kalmış. Selçuklu Devleti hükümdarı Süleyman Şah tarafından fethedilen Konya, Anadolu Selçuklu Devleti kurulduktan sonra bu devletin hakimiyetine girmiş.
1074 yılında kurulan ve başkenti İznik olan Anadolu Selçuklu devleti 1’inci Haçlı Seferi sonunda İznik’i kaybedince, başkent Konya’ya taşınmış. Başkent olduktan sonra günden güne gelişen ve pek çok mimari eserle süslenen kent, kısa zamanda Anadolu’nun en gelişmiş kentlerinden biri haline gelmiş.
Uzun yıllar Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini yapan şehir, 1277 yılında Karamanoğulları Beyliği yönetimine girmiş ve Fatih Sultan Mehmet’in Karamanoğlu Beyliğine son vermesi ile Osmanlı hâkimiyetine geçmiş. Fatih Sultan Mehmet 1470 yılında 4’üncü eyalet olarak Karaman Eyaletini kurmuş, merkezini de Konya şehri yapmış.
17’inci yüzyılda Karaman Eyaletinin sınırları genişlemiş, Tanzimat döneminde de ismi değişerek Konya Eyaleti adını almış.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yavuz Sultan Selim tarafından Hz. Mevlana’nın türbesi yenilenmiş. Ayrıca, 2. Selim zamanında Konya’ya çeşitli yatırımlar yapılmış. 2.Abdülhamit zamanında da demiryolu (Hicaz demiryolu) getirilmiş.
Özellikle 1901 yılında Avlonyalı Ferit Paşa'nın Konya'ya vali olarak tayin edilmesiyle şehrin gelişmesi ivme kazanmış. 1.Dünya savaşından sonra çok kısa bir süre İtalyan işgaline uğrayan şehir bunun dışında herhangi bir yabancı ülke işgaline maruz kalmamış.
Konya’nın ticaret sektörü, coğrafi konumu itibariyle eski dönemlerden itibaren gelişmiş olup, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de önemli kervan yollarının geçtiği bir il olarak yoğun ticari faaliyetlere sahne olmuş.
Günümüzde Konya, 40.813,52 km²’lik yüzölçümü ve 2 milyon üzerindeki nüfusu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli şehirlerinden birisi. 1989 yılında büyükşehir statüsüne sahip olmuş. Selçuklu, Meram ve Karatay merkez ilçeleri ile gelişmesine devam ediyor.
Konya ve çevresindeki tüm görülmeye değer yerleri ziyaret etmek isterseniz yaklaşık 1 ayınızı alacaktır. Doğasıyla, tarihi mekanlarıyla, günlük yaşama sunduklarıyla yoğun ilgi görmekte olan bu şehrimizin planladığımız gezi programı çerçevesinde önde gelen unsurlarını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Mevlana Türbesi ve Müzesi - Karatay İlçesi

Konya'daki Mevlana Müzesi, Mevlana Dergahı'nda yer alıyor. Müze, Cumhuriyet'in ilanından sonra 1926 yılında kuruldu. Ziyaretçiler, Mevlana’nın hayatına ve öğretilerine dair önemli eserleri burada görebilirler. Müze, Mevlana'nın türbesini de içermekte olup, tinsel bir ortam sunuyor. Konya'yı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken önemli bir kültür ve inanç merkezi. Yukarıdaki duvar resmilerinde gözüken sarkaçların içindeki 6 köşeli yıldızlar kadim Türk kültüründe sıklıkla kullanılan yaradılış tamgalarıdır; aynı zamanda tılsım olarak ta kullanılmıştır.


Mevlana Türbesi'nin temelleri, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin ölümünden sonra atılmış. Türbenin ana yapısı olan "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe), 1274 yılında Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmış. Türbe zamanla genişletilmiş ve farklı dönemlerde eklemeler yapılmış. Örneğin, II. Selim tarafından yaptırılan şadırvan da kompleksin önemli bir parçası.

Mevlâna Haftası (7-17 Aralık) hariç, yıl boyunca her Cumartesi Mevlâna Kültür Merkezinde, yaz sezonunda ise Perşembe günleri Mevlâna Müzesi Bahçesinde ücretsiz semâ gösterileri düzenlenmekte...

İrfan Medeniyeti Araştırma Merkezi (İRFA), Konya'da sema gösterileri düzenlemekte. Bu gösteriler her akşam saat 20:00’ da İRFA'da gerçekleştiriliyor; Türkiye'den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen insanlar dervişlerin sema (semah) gösterilerini büyük bir ilgi ile izleyebiliyorlar...

İRFA derviş çeyizlerinin sergilendiği bir müzeyi de içeriyor, çok detaylı ve güzel düzenlenmiş. Gösteri sırasında gösteri ve felsefesiyle ilgili Türkçe ve İngilizce bilgiler de büyük ekranlara yansıtılıyor...Görmenizi önemle tavsiye ederiz.

Kısaca Sema ya da Semah'tan dem vuralım; Semah, Kızılbaş-Alevilikte ibadetten ziyade muhabbettir. Canın gönülden, rızayla, aşkla Hakk’a yönelişidir. Bu yöneliş, yalnızca bedensel bir dönüş değil; evrenin öz ritmine, doğanın devranına (çarkı felek'e, ozlaşmaya) varoluşun kadim çağrısına katılmaktır.
Semah: Turnanın ve Doğanın Dili
Turna kuşları günümüzden 11.500 yıl önce Anadolu-Urfa-Göbeklitepe sütunları üzerinde de remz edilmiştir. Kültür o günden bugüne bin yıllar boyunca Anadolu'dan Eski Mısır'a, oradan tekrar Anadolu'ya ve tüm dünyaya ışık ve haber götürmüştür. Turna tanrısal habercidir, elçidir, can taşıyıcıdır.

Anadolu ve Kıbrıs kültürleri ile birlikte Eski Mısır (Hermes Toth-İdris Peygamber) inancına ve Göbeklitepe'ye kadar uzanır. Kızılbaş-Alevi-Bektaşi kültürlerimizde Erenlerin, Bektaş-ı Veli'nin, Yesevi'nin Turna donuna (kılığına-bedenine) girebildiği (aynı Eski Mısır İdris Peygamber-Hermes Toth gibi) söylencelerde ve Pir Sultan'ın aşağıdaki dörtlüğünde yer bulmuştur;
Hazreti Şah’ın avazı,
Turna derler bir kuştadır.
Asası Nil Deryasında,
Hırkası bir derviştedir.
Semahın figürleri, turnanın uçuşunu, suyun akışını, rüzgârın devinimini ve ateşin kıvılcımını yansıtır.
Turna kuşu, Kökleri Kızılbaş-Anadolu-Mezopotamya-Mısır-Orta Asya-Sibirya Kam-Şaman-Pagan Gök Tanrı inanç ve ritlerine dayanan Alevi inancında birliğin, sadakatin, aşkın ve yolun simgesidir.
Dönen can, turna gibi zarafetle, sadakatle ve içten gelen bir düzenle döner. Toprağa basışı, göğe yönelişi; her hareketi, doğanın döngüsüne uyumun bir ifadesidir.
Semah bu yönüyle, doğanın kendisine dönüştür. Çünkü Alevilikte doğa kutsaldır, canlıdır, Hakk’ın aynasıdır. Can semah döndükçe, dört unsurla—toprakla, suyla, havayla, ateşle—bütünleşir.
Türk kültür ve coğrafyalarında yöreden yöreye farklılık, özde aynılık...
Anadolu’nun dört bir yanında, semahlar ritim, figür ve tempo bakımından farklılık gösterir.
• Tunceli’de daha ağır ve içsel bir devran izlenir, • Maraş’ta tempo biraz daha canlıdır, • Sivas’ta semah daha yalın ve ritmiktir, • Ege’de, özellikle Kaz Dağları Tahtacı semahlarında daha kıvrak ve doğayla iç içe figürler yer alır. Konya Mevlana farklı bir yorumdur...
Bu çeşitlilik estetik zenginliktir. Çünkü tüm bu farklı biçimlerin ardında aynı öz vardır: Hakk ile can arasında kurulan rızalık, aşk ve dönüş birliği.
Semahın formu değişebilir, ama amacı değişmez: Canın, Hak nuruyla birleşmeye duyduğu özlem ve aşk. Her yörede farklı bir ritimle döner semah; ama her can aynı niyetle, aynı sevdayla döner.
Semah’ta Anılan Allah–Muhammed–Ali Ne Anlatır?
Alevilikte semah sırasında anılan “Allah–Muhammed–Ali” üçlüsü, tarihsel şahsiyetlerden çok, simgesel anlam katmanlarıdır. Allah-Tanrı-Evrenin Ulu Mimarı: Öz’ün kendisi, nurun kaynağı. Muhammed: O nurun söze dönüşmüş hali; aşkın ve hikmetin dili. Ali: O nurun eyleme geçmiş hali; adaletin, cesaretin, irfanın remzi.
Burada Muhammed ve Ali, birer kişi değil; birer hal, birer ışıktır. Alevi nefeslerinde bu adlar, dışsal figürleri değil, canın içindeki hakikati çağırır.



Selimiye camii - Karatay ilçesi

Konya Selimiye Camii, Mevlana Müzesi'nin yakınında yer almakta. İnşaatına II. Selim'in Konya valiliği sırasında 1558'de başlanmış ve 1567'de tamamlanmış. Bu tarihi cami, Osmanlı mimarisinin önemli bir örneği ve Konya'nın kültürel mirasının önemli bir parçası.
Türbe ve müzenin olduğu bölge oldukça merkezi ve ana çarşı ile birlikte bir çok yeme içme, dinlenme ve diğer tarihi mekanları gezme olanağı sağlıyor; otoparklar mevcut...

Yoğun bir kültür gününün sonunda Konya'nın ünlü etli ekmek mekanlarından birinde karnımızı doyurmayı ihmal etmedik.
Konya gezi notlarımız devam edecek...Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
Gezi ile ilgili YouTube videosu aşağıdadır :







Yorumlar