İRAN/İSRAİL?!-güncelleme
- Haluk Hızlıalp

- 16 Haz
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Haz
En başta söyleyeceğim şey; ben buna İran/İsrail savaşı (?) demem; bu olsa olsa İran molla rejimi ile Netenyahu siyonist şeriat rejimi arasındaki danışıklı bir itiş kakıştır. Netenyahu'nun arkasında ise bölgeyi istikrarsızlaştırmaktan medet uman başta Trump olmak üzere batılı emperyal bölücü Sevr zihniyeti bulunmakta...

İran’a operasyon olacağı belliydi ve oldu; devam edecek…İran 1925’ten bu yana içindeki dış güç yandaşı kliklerle Batı (buna dönem dönem Rusya’yı da eklemek lazım) İsrail ve Abd yönetimleri ile iş birliği içinde. Nokta hedefler bunun kanıtı; Yani iç zafiyetleri olan görüntüde düşman…
Baskıcı molla rejimi 47 senedir elinde sopa İran halkının başında, halk bıkmış ve Netenyahu güdümlü emperyal-Sevr'ci-Bop'çu saldırıların hedefi durumunda…İran’da yakın zamanda rejim de dahil çok şey değişebilir…Ancak bu değişim Abd-İsrail eliyle değil İran halkı eliyle olur, olmalı!

Peki neden İran ? ''Nükleer bahane, petrol, doğal gaz vb. şahane'' deyip düşünelim; İran dünya petrol rezervleri bakımından Suudi Arabistan ile birlikte başta; Rusya'dan sonra en fazla doğal gaz üreten ülke; dünya petrol sevkiyatının hemen hemen yarısının yapıldığı Basra Körfezi'ne en uzun kıyısı olan ve stratejik Hürmüz Boğazı'nı kontrol eden ülke. Bu filmi daha önce de görmüştük; Irak, nükleer-kimyasal silah bahanesiyle 2003 yılında Abd ve müttefikleri tarafından işgal edilmişti. Bu işgal, Irak Savaşı'nın bir parçasıydı ve temel gerekçesi Irak'ın kitle imha silahları (KİS) geliştirdiği iddiasıydı. Ancak, işgalden sonra KİS'lere dair hiçbir kanıt bulunamadı.
Burada bizim için önemli olan Ruslar ile birlikte Mersin'in Gülnar ilçesinde yapımına devam edilen Akkuyu Nükleer santralinin benzer gerekçelerle bahane edilerek Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik Sevr'ci kalkışmalara karşı hazırlıklı olmamızdır ! Zira buna yönelik emareler mevcuttur...
Ayrıca Orta Doğu'da yaratılan bu sözde tehditler sayesinde kimlerin ne ölçüde silahlandığı ve ticaretinin yapıldığı konusu da çok önemli !! Bizim için kritik unsur ise bağımsız bir devlet yönetimi ile birlikte ordumuzun ve savunma sanayimizin (savunma amaçlı) çok güçlü, karşılık verebilir durumda ve bağımsız olması !!! Öyle miyiz ? Bir Türk vatandaşı olarak merak ediyor ve soruyorum ?!? Vatanını seven herkes sormalı !!!
Densiz Katil Netenyahu aklınca ''bizim İran halkıyla sorunumuz yok; biz İran’daki gerici rejimi değiştirmek istiyoruz'' anlamına gelen bir şeyler söylemiş !?! İran içi ayaklanmaları kendince teşvik ediyor....Yahu sana mı kaldı koskoca İran halkının kaderini belirlemek !!!
Bakıyoruz Trump’a; o da diyor ki ; “İran bir an önce nükleer müzakere masasına oturmalı…” Bunun tercümesi şu; “Bak Hamaney! Akıllı ol gel masaya otur; senden istediklerimiz var; bunları paşa paşa kabul et; iktidarda oturmaya devam et…” Tam burada Abd ile İsrail arasında siyasi hedef bakımından ufak bir ayrılık olduğunu söyleyebiliriz. Zira başta Abd olmak üzere bu emperyalistlerin rejim değişimi, demokrasi gibi olgularla hiç ilgilenmediklerini, her daim kendi sözlerini dinleyen bir tek adam rejimi istediklerini çok iyi biliyoruz…
Peki soru şu : İsrail deki siyonist-faşist-hurafeci-gerici rejimi kim değiştirecek ???! İsrail halkı çok mu memnun bu rejimden ???!
Ya da sorun İran’ın nükleer silah geliştirmesi ise, İsrail’ in nükleer silahlanmasına ne diyeceğiz ?!? O zaman her ikisinin de ya da herkesin Uluslararası Atom Ajansı denetiminde nükleer silah yapmaktan vazgeçmesi için bir araya gelmesi gerekmiyor mu??..
Bunun önlenmesi için bir devletin halkının kafasına bombalar, füzeler yağdırmak gerekmiyor herhalde!

İki gerici rejim birbirini yiyor olan masum halklara oluyor yine…Biri siyonist-evangelist hurafeci (aslı astarı olmayan arzı mevud'çu) para odaklarının lobileri ile beslenen ancak teknoloji ve istihbaratta bir şekilde ilerlemiş, ancak bu ilerlemesini katliam, zulüm ve yayılmacı hedeflere odaklamış bir rejim; İsrail halkının önemli bir kesimi ile alakası yok. Diğeri ise 47 senedir İran gibi kadim bir uygarlık beşiği ülkenin halkının geriye gitmesine neden olan siyasal-islamcı-gerici-baskıcı bir başka rejim. Aslında bunlar Siyam İkizleri gibi, birbirlerinin kopyaları, varlıklarını birbirlerine borçlular...
Bu aşamada Türkiye ve Azerbaycan’a büyük sorumluluk ve görev düşmekte…İsrail ile ticari (petrol, vb. sevkiyatlar) ve Kürecik radar üssünün kapatılması dahil askeri ilişkilerin gözden geçirilmesi şart; bu katliamlara ve Bop hedeflerine kayıtsız kalınamaz!!!
Buradaki Abd-İsrail stratejisi Irak-Suriye'de olduğu gibi İran'da da pkk nın bir kolu olan pejak aracılığı ile bir kürt federe devletçiği kurmak; sonrasında Türkiye'den de federe bir kürt devletçiği koparmak (Türkiye'deki eş zamanlı yeni anayasa çalışmaları ve öcalana yönelik girişimler) ; aklınca kendine bağımlı sözde kürt tampon devletçiklerinden oluşan arzı mevud'u oluşturmak ve tüm bölgeyi kontrolü altına almak.
Bu görülmeli (mutlaka görülmüştür diye düşünüyorum) ve birlikte hareket ederek İran’ın emperyalist bop'çular eliyle Suriye-Irak misali bölünmesi önlenmeli, demografi ve demokrasi gereği Türk ağırlıklı laik, demokratik bir yönetimin oluşturulması için çaba gösterilmeli ve olası büyük göç dalgaları önlenmeli !!!
Bu konuda Güney Azerbaycan Türkü Elyar Türker'in aşağıda bulunan videodaki ifadeleri son derece önemli!
''Biz vatanımızı İrancılara, Şahçılara, İsrail'e ve Kürtçülere (pejak) yedirmeyeceğiz; biz öz vatanımıza hakim olup, kendimiz yöneteceğiz. Ne Mutlu Türk'üm Diyene !''
İsrail'in bombaladığı bölgeler arasında kadim bir Türk kenti olan Tebriz de bulunuyor ! Burada hedef pejak'a alan açmak...

İran binlerce yıllık Türk Yurdudur; ülkede halihazırda 40 milyon üzerinde Türk yaşamaktadır. Biraz açalım;
45 MİLYON TÜRK'ÜN YAŞADIĞI İRAN VE TÜRK HALKLARI ⚜️ GÜNEY AZERBAYCAN TÜRKLERİ ⚜️KAŞKAY (QASHQAİ) TÜRKLERİ ⚜️ TÜRKMEN SAHRA TÜRKLERİ ⚜️ HORASAN TÜRKLERİ ⚜️ BIÇAKÇI TÜRKLERİ ⚜️ HALAÇ TÜRKLERİ ⚜️ ŞAHSEVEN TÜRKLERİ ⚜️ AFŞAR (AVŞAR) TÜRKLERİ ⚜️ SUNGUR TÜRKLERİ ⚜️ KAÇAR TÜRKLERİ ⚜️ HALAÇ TÜRKLERİ ⚜️ KAZAK TÜRKLERİ
İran Türkleri, İran coğrafyasında asırlardır varlıklarını sürdüren ve ülkenin siyasî, sosyal ve kültürel yaşamında önemli bir yere sahip olan büyük bir Türk kültür grubunu temsil eder.
Çoğunlukla Azerbaycan Türkleri olarak bilinseler de Kaşkaylar, Afşarlar, Şahsevenler, Kaçarlar, Türkmenler, Karapapaklar, Hamse Türkleri, Horasan Türkleri ve Kengerlüler (ki kökleri Sümer'e kadar gider) gibi farklı Türk boyları da bu geniş topluluğun bir parçasıdır.
İran'daki Türk varlığı, Selçuklu egemenliğinden (1037) çok daha öncesine, Antik Çağ'lara (günümüzden en az 5000 yıl öncesine) kadar uzanır.
Büyük çaplı Türk göçleri, özellikle Selçuklu Devleti'nin kurulmasıyla (1037) başlamış ve Safevî Türk Devleti (1500-1736) döneminde zirveye ulaşmıştır.
Safevîşahlarının Azerbaycan Türklerinden olması, Türklerin İran siyasetinde ve kültürel yaşamında son derece belirleyici bir rol oynamasını sağlamıştır. İran coğrafyasında, 1925 yılına kadar süregelen yaklaşık 1000 yıllık uzun bir dönem boyunca, Türk soylu nüfusun belirgin bir demografik üstünlüğe sahip olduğu ve devlet iktidarının Türk kökenli hanedanların elinde bulunduğu tarihî kayıtların ışığında tespit edilmektedir.
Bu olgu, Batı ve SSCB destekli Pehlevi döneminde (1925) başlayan ulus-devlet inşa süreciyle birlikte önemli bir paradigma değişimi yaşanmasıyla son bulmuştur. Bu bağlamda Türk tarihi dikkate alınmaksızın bir İran tarihi düşünülemeyeceği aşikârdır.
Bugün İran'daki Türk varlığı, ülkenin genel nüfus kompozisyonu içerisinde kayıtsız kalınamayacak bir orana sahiptir. Şu anki Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan bir (Güney) Azerbaycan Türkü'dür.
Bu grupların İran coğrafyası içindeki bölgesel dağılımı incelendiğinde, (Güney) Azerbaycan, Mâzenderan ve Horasan bölgelerinde belirgin bir yoğunluk söz konusudur. Özellikle İran'ın kuzeybatısında yer alan Azerbaycan bölgesi (Güney Azerbaycan), başta Tebriz ve çevresi olmak üzere Azerbaycan Türklerinin demografik çoğunluğunu barındırmaktadır. Benzer şekilde, Hazar Denizi kıyısındaki Mâzenderan bölgesinde yaşayan Türkmenler de bölgesel ölçekte dikkate değer bir nüfus yoğunluğu sergilemektedirler.
İran coğrafyasındaki Türk varlığı ve tarihi ile ilgili detaylı bilgilere aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz :
İran bölünmemeli, Türkiye Cumhuriyeti modeli laik demokratik, sosyal bir hukuk devleti kurulması yönünde, İran halkının hak ve taleplerinin korunması doğrultusunda iş birliği yapılmalıdır !
Tabii Türkiye’mizin de bir an önce güçler ayrılığının olmadığı siyasal-islamcı tek adam rejiminden çıkıp bu modele (T.C temel ilkeleri-1923) tekrar dönmesi elzemdir…
21.Yüzyılda Ülkelerin gerici ve siyasal dinci iktidarlarla yönetilemeyeceği bu yaşananlardan da açıkça görülmektedir!!!
Umarım Türkiye ve Azerbaycan bu durum karşısında önceden hazırlık yapmıştır…Diplomasi kanalları kullanılarak tüm dünya ülkeleri ile iletişim kurulmalıdır.
Aksi taktirde İran tıpkı Suriye gibi olur ve bir çok federal devletçik oluşabilir…Tüm bölge ile birlikte Türkiye ve Azerbaycan da bundan çok kötü etkilenir.
Türk Dünyası, başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere bu konuda inisiyatif almalı ve Bop’çu Sevr'ci emperyal zihniyete karşı karşı saf tutmalıdır !
Ne Mutlu Türk'üm Diyene !






Yorumlar