DENİSOVA - AYU TAŞ
İnsanlığın kaderi Denisova - Ayu Taş 'ta mı değişti ?...
Denisova Mağarası (Altay Türkçesi : Ayu Taş), günümüz Rusya Federasyonu , Sibirya'daki Altay Dağları'nda bulunan bir mağara. Mağara paleoarkeolojik ve paleontolojik açıdan büyük öneme sahip. Denisova insanının kemik parçaları ve MÖ 40.000'lere tarihlenen kalıntılar mağarada bulunmuş. Mağarada 32.000 yıllık bir tarih öncesi at türü de keşfedilmiş. Mağara, geçmişte Neandertal ve Denisova insanının aynı anda yaşamış olduğu ve çiftleşerek melezleştiği düşünülen bir bölgede yer alıyor.
Biyolojik çeşitlenme ve akraba olmayan insanların karışması yani melezleşme, insanlığın gelişimi için her zaman çok daha iyi ve sağlıklı sonuçlar vermiş.
Halen tartışmalı bir konu da olsa, yaklaşık 80-100.000 yıl önce İnsan Afrika’dan çıkar yani göç eder; bu arada Afrika’da yüzbinlerce yıl öncelerinden süre gelen büyük bir evrim ve olağanüstü bir çeşitlilik sözkonusudur; ancak Afrika’daki Homo Sapiens’lerin tamamı çıkmaz, yani göç etmez. Küçük bir grup göç eder. İşte tüm dünyanın geri kalan kısmı, bu göç eden küçük grubun çeşitliliğini taşır. Afrika’daki deri rengi de bir tane ‘’siyah’’ renk değildir, sayılamayacak kadar çok ‘’ton’’ dan oluşur.
Bugünkü Avrupa’yı oluşturan halklarda 3 tür genetik çeşitlilik ve karışım saptanmıştır : Birincisi Avrupa’nın yerlisi olan avcı-toplayıcılar; ikincisi Orta Asya-Sibirya bozkır göçmen halkları; üçüncüsü ise Anadolu’dan göç eden neolitik yerleşik düzen çiftçi halkları...
Biz Türklerin durumu ise oldukça karmaşık bir görünüm arz eder. Çünkü tarihin derinliklerinden gelen bazı grup ve halklara ‘’Türk’’ denmesi MS 6-7.yüzyıllarda ortaya çıkan Orhun Yazıtları’na dayanır. Ancak genetik araştırmalar Türk (Proto-Türk) halklarının Orta Asya-Sibirya-Mezopotamya-Anadolu gen çeşitliliği ile birlikte göç ettikleri tüm Avrasya ve dünya coğrafyasındaki yerel topluluklarla da karışmış olduklarını gösterir.
Bu durum, bize, bir kez daha, ‘’saf ırk’’ kavramının sosyolojik ve politik bir kavram olduğunu, ‘’saf ırk’’ diye bir şeyin varolmadığını, karmanın ve çeşitliliğin insan evrimini belirlediğini gösterir.
‘’Türk’’ kavramı ise kendini, kadim kültür, yaşam biçimi, gelenek, inanç ve dil devamlılığında gösterir. Bu sebeple, güncel tarih araştırmaları, arkeoloji, arkeo-genetik, antropoloji, tarih, dilbilim (linguistic), bilgi teknolojileri gibi çeşitli alan uzmanlarının ortaklaşa işbirliği ile daha anlamlı sonuçlara ulaşacaktır.
2016 yılında Sibirya Altay’larındaki arkeolojik alanda 50/45 bin yıl öncesine tarihlenen bir kuş kemiğinden yapılma 7 cm’lik bir kemik iğnesi keşfedildi ve bilinen en eski iğne olarak tanımlandı. Bu ve benzeri bulgular, Denisovalılar, Neandertaller ve melezlerinin, Denisova Mağarası'nda uzun süre yaşamış olduklarını ortaya koyuyor.
“Denisova mağarası içinde bulunan büyük bir mamut dişi koleksiyonuna sahibiz. Boncuklar, üç yüzük, bilezik parçaları ve ok uçlarıyla toplam otuz parçadan oluşan bir koleksiyon.”
Mağarada bulunan taç ve bilezikler Ayu Taş (Denisova) Mağarası’ndaki insanların kullandığı suya batırma, bükme, öğütme, cilalama ve delme gibi, mamut dişi işlenmesinin tüm olası tekniklerini gösteriyor.
Tüm bu buluntular yaklaşık 45.000 yıl önce sözkonusu coğrafyada birçok ürün üreten, hayvan evcilleştirmeye başlayan, hayal edip, soyutlama yapan ilk melez akıllı insanların yaşadığını gösteriyor…
Not : Detaylı bilgi için bkz. ''Kitap'' sekmesi ''Giriş'' bölümü...
Kaynaklar :
Kommentare