top of page

KATUN IRMAĞI, ALTAYLAR



Katun-Hatun Nehri, Altay...

Altay Özerk Cumhuriyeti’ndeki (Rusya Federasyonu) Katun Nehri (Altayların ana nehri) dünyanın en uzun nehirlerinden olan ve Arktik Okyanusu’na dökülen Obi’yi oluşturan iki ana koldan biri (diğeri Biya). Böyle büyük bir yaşam kaynağının isminin “Hatun / Kadın” olması da önemli bir bilgi.


Eski Türk toplumlarında aile en önemli sosyal birlik olduğundan, ailenin temelini oluşturan kadın-hatun, Türk destanlarında ve Türk felsefesinde bir mertebe temeli üzerine kurulmuştur. Kadın erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir görevin yanı sıra; ata binen, savaşabilen alp erkeğe uygun, bir görünüm sergiler. Kazak Türklerinde “Âyeli yoq üy, suvı yoq diyirmen” “Kadın olmayan ev, suyu olmayan değirmen gibidir” atasözü de toplumda kadının değerini örneklemektedir.


Türklerin bozkırda yaşamaları ve konar göçer-göçmen bir hayat sürmeleri, kadının erkekle birlikte ava çıkması ve savaşması, yaşam şartlarıyla ilgili bir durumdur. Türklerin bu yaşam şartlarına rağmen, doğal ve geleneksel ulusal kültürün kadına kazandırdığı kimlik, canlı ve hareketlidir, edilgen değil etkendir. Eski Türk Töre ’sinin yapısı içerisinde diğer toplumlarda olmayan bir biçimde kadının rolü erkekle eşdeğerdir. Örneğin eş seçmede, erkekte olduğu gibi kadınlar da söz sahibidir. Han Bilge, Hatunla birlikte devleti yönetir. Kadının temel nitelikleri analık ve kahramanlıktır. Kadın, ata binme, silah kullanma ve savaşabilme gücüyle de kendisini gösterir.


Uygurlar’ın Nozugum, Başkurtlar’ın Zaya Tülek ile Su Suluv, Hakaslar’ın Altın Arıg ve Altın Çüs destanlarında başkahramanlar hep kadındır.

Dünya tarihine damga vuran ilk İskit-Saka kadın hükümdarı Tomris Hatun (MÖ 6.yy); Aynı çağda Pers ve Medya'da hüküm süren Ahameniş İmparatorluğu (MÖ 550-330) ile büyük bir mücadeleye girişmiştir. Bu devrin süper güçleri İran coğrafyasındaki imparatorluğu Medlerden devralan Persler ile Orta Asya’da özellikle Karadeniz’in kuzeyinde, Kafkasya’ da ve Hazar çevresinde egemenlik kuran Türk İskit-Saka İmparatorluğu’dur. Tomris Hatun barışçıl ama savunmaya önem veren bir yapıdadır; bunu bir zayıflık olarak gören Pers İmparatoru Büyük Kiros ise hiç durmadan Saka topraklarına akın düzenlemiştir. Persler Saka topraklarına girdiklerinde yakılmış tarlalardan başka bir şey bulamıyorlardı. Çünkü Sakalar geri çekiliyor, coğrafyayı çok iyi tanıyor ve savaş için uygun bir mevzi ve an bekliyorlar, bu olmadığı takdirde de savaşa girişmiyorlardı. Sakaları kovalamaktan bıkan Büyük Kiros İran'a geri dönmek zorunda kalıyordu. Bir süre sonra kendisine tabi olması ve kendisiyle evlenmeyi kabul etmesi halinde Tomris Hatun ile uğraşmayacağını vadetti. Tomris Hatun bunun bir oyun olduğunu biliyordu ve teklifi reddetti. Buna kızan Büyük Kiros büyük bir ordu toplayarak tekrar Saka topraklarına girdi. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardı.


Tomris Hatun artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçip Büyük Kiros ‘un ordusunu beklemeye başlar. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilenir. Güneş battığı için savaşa tutuşmazlar ancak gece Büyük Kiros bir hile düşünmüş ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurmuştur ve içinde güzel kızlar, yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun'un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Pers'i öldürüp eğlenceye dalarlar. Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri çadırı basıp Tomris Hatun'un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne kahrolur. And içerek şöyle söyler: ‘’Kana susamış Kiros! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama güneşe and içerim ki seni kanla doyuracağım!’’

Peter Paul Rubens’in (16.yüzyıl Flaman ressamı) çizdiği "Tomris Efsanesi" eserinde Tomris'in Fars-Pers hükümdarı Kiros'un başını kan dolu kaba düşürmesi.

Ertesi gün yapılan savaşı Sakalar kazanır. Ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan Sakalar, savaş köpeklerine rağmen Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı Büyük Kiros da vardır. Tomris Hatun sözünde durur ve Büyük Kiros'un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar. Tomris Hatun, Büyük Kiros’ a "Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!" der.


· İkinci Göktürk Kağanlığı kurucusu Kutluk İlteriş Kağan’ın eşi, Bilge Kağan ve Kül Tigin ’in annesi İlbilge Hatun;

· Kazan melikesi Nogay kızı Süyünbike Hatun;

· Altay buz prensesi Ükök ya da Ukok;

· Kırgız, Manas Destanı’nda ise Kanıkey, Ay Çürök;

· Kırgız Canıl Mırza destanında Alp Canıl Mırza;

· Kococaş Destanı’nda Kız Saykal (https://www.youtube.com/results?search_query=kococaş) ;

· Rusların Orta Asya’yı işgali zamanında Kırgızların birliği için mücadele eden, halkı ile Ruslar asında köprü vazifesinde bulunan bilge, Alay kraliçesi Kurmancan Datka (https://www.youtube.com/watch?v=plbQphrp7FY) ;

· 1893 Harbi sırasında Erzurum'da Aziziye savunmasına katılan, Rus işgaline karşı Erzurum’daki halk direnişinin simgesi hâline gelmiş Türk kadın kahraman Nene Hatun;

· 1918 de İstanbul’un İngilizler ve itilaf devletleri tarafından işgali sonrası İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı direnişe geçirmek için yaptığı konuşmaları ile harekete geçiren hatip, edebiyatçı ve siyasetçi, Türk dili ve edebiyatına eserleriyle büyük katkıları olan, zaman zaman Amerikan mandacığı arayışı ile eleştirilse de İstiklal Savaşı’na Atatürk’ün yanında ‘’onbaşı ve baş çavuş’’ rütbeleriyle katılan Halide Edip Adıvar;

· 1920’de 9. Tümenin Fransızlarla girdiği muharebeye kendi müfrezesiyle katılan, görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmak olan, Osmaniye yakınlarındaki demiryolu tünelini patlatarak düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratan, siperinden çıkıp düşman hattında şehit düşen askerleri sırtında kendi bölgelerine taşımasıyla “Uçan” anlamındaki “Tayyar” lakabını alan, Millî Mücadele kahramanlarından Rahmiye Hatun;

· Süleyman Şah’ın eşi Hayme Hatun;

· Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk diplomatı, yazar ve araştırmacı Adile Ayda;

· Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk Sümerolog, tarihçi ve yazarı Muazzez İlmiye Çığ;

· Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olmakla beraber, dünyanın da ilk kadın savaş uçağı pilotu olan; Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevî evladından birisi olup, uçuş kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçuş gerçekleştiren ve 32 farklı askerî operasyona katılan Sabiha Gökçen;

…hem zekâları hem cesaretleri hem de vatansever duruşlarıyla tarihte iz bırakan Türk kadınlarından, hatunlarından sadece bir kaçıdır.


İşte Altaylardaki Katun-Hatun nehrinin gürül gürül akışı gibi Türk Kadınının da dünyada eşi benzeri yoktur. Bu akış kimi zaman elinde silahla, kimi zaman dilinde sözle, ya da kaleminde yazı iledir. Türk kadını yeri geldiğinde halkına evlat yetiştiren, yeri geldiğinde eşi yoksa ocağına er olan, gerektiğinde de devlet ve ordu yöneten, savaşan, yurduna, topraklarına ve halkına sahip çıkan örnek kişiliktir.


''08 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun...''

69 görüntüleme3 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

3 Comments



Güzel yazınızı Katun kenarında günbatımını izlerken okuma fırsatı buldum. Emeğinize, ellerinize sağlık… Fatih YILMAZ

Like

Kadın insanın gücünü ve gayretlerini çok güzel tasvir eden bir yazı. En güzeli de bu insanlar, özel bir övgü beklemeden sadece güçlü inançları ile hareket etmişlerdir.

Like
Haluk Hızlıalp
Haluk Hızlıalp
Mar 09, 2023
Replying to

Teşekkür ederim

Like
Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page