BOSNA PİRAMİTLERİ ve RAVNE TÜNELLERİ
Bosna Piramitleri Projesi’nin yarattığı tartışmaların yanı sıra, Bosna Piramitleri Vadisi’ni diğer arkeolojik alanlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi de burasının dünyanın en açık arkeolojik sit alanı olması…Henüz doğrulamaya ve araştırmaya muhtaç alanları olmakla birlikte insanlık tarihi için aydınlatılması gereken bir bölge olduğu kuşku götürmez...
2005 yılında, Bosna doğumlu antropolog Dr. Semir Osmanagiç tüm dünya basınına yaptığı açıklamalarda; Bosna’nın küçük bir kasabası olan Visoko yakınlarındaki tepelerin esasen birer tepeden ibaret olmadıklarını, insanlık tarihinin toprak altına gömülmüş ve unutulmuş piramitleri (kurganları) olduklarını söyledi. Piramitlerin en büyüğü olan Bosna Güneş Piramidi’nin yerden yüksekliği 300 m. cıvarında. Bosna Güneş Piramidi’nden 190 m. daha kısa olmasına karşın Bosna Ay Piramidi ise bu uzunluğuyla Mısır Büyük Gize Piramidi’nden 50 m. daha uzun.
Osmanagiç’in yaptığı açıklamalar birçok olumlu-olumsuz eleştirileri de beraberinde getirdi. Dünya’nın bu en eski piramitlerine duyulan sonsuz heyecanın ve coşkunun yanı sıra bu açıklamalardan tatmin olmayanlar da vardı. Özellikle akademik çevreler Osmanagiç’in yaptığı açıklamaların herhangi bir bilimsel araştırmaya dayanmadığını ileri sürerek temelsiz buldular.
İlk Gözlemler ve Anlatılan Hikâyeler
Dr. Osmanagiç’in dünya basınına yaptığı ilk açıklamalarda piramit hipotezi çeşitli gözlemlere dayanıyordu. Visoko’ya yakın bölgedeki bir dizi tepenin geometrik, üçgen yüzlerle dört taraflı olması ve bu üçgen yüzlerin köşelerinin ve eğim açılarının düzenli olması gibi.
Gezegenimiz üzerindeki birçok piramit ve megalitik yapı gibi, bu ‘tepelerin’ de kuzey-güney ve doğu-batı doğrultusunda keskin hatlara sahip yüzeyleri olduğu görülüyor. Bu piramit benzeri tepelerden en büyüklerinin (Güneş, Ay, Ejderha) yeryüzünde mükemmele yakın bir eşkenar üçgen oluşturduklarını görüyoruz. Öte yandan Güneş ve Ay Piramitleri’nin göreceli konumu ve yükseklikleri, yaz başlangıcını (Gündönümü) ve mevsim geçişlerini işaret eden bir takım gölgelerin oluşmasına neden oluyor.
Semir Osmanagiç’in yaptığı bu fiziksel gözlemlerin yanı sıra kendisine yerel halk tarafından anlatılan hikâyeler de mevcuttu. Yaşlılar çocukken Visoko tünellerinde nasıl oyunlar oynadıklarından bahsediyorlardı. Bu tünellerin girişleri zamanında Yugoslavya hükümeti tarafından mühürlenerek kapatılmıştı. Dünyada bilinen tüm antik piramitler ile yeraltı geçitleri ve boş galeriler arasındaki ilişkiyi bilen Dr. Osmanagiç, anlatılan bu hikâyelere kulak verecek ve anlatılan bu tünelleri yeniden keşfetmeye niyetlenecekti.
2006: Kazı Çalışmaları Başlıyor
2006’dan itibaren Dr. Osmanagiç, tartışmalı piramit hipotezini destekleyecek ampirik kanıtlar elde etmek amacıyla Bosna Piramitleri araştırmalarını kendi kendine finanse edecekti. Uydular, jeo-radarlar, sismik araştırmalar ve topoğrafik analizler kullanılarak, ilk çalışmalar için toplam beş alan belirlendi. Daha sonra bu alanlar Güneş, Ay, Ejderha, Sevgi Piramitleri ve Toprak Ana Tapınağı olarak adlandırıldı. İlk kazılar bu beş arkeolojik alanda yoğunlaştırılırken; arkeoloji, jeoloji, jeofizik gibi alanlarda uzman kişiler tarafından çalışmalar yerinde incelendi.
Yüzey kazılarının yanı sıra, uluslararası alanda uzmanlaşmış birkaç üniversite bölümü tarafından jeokimyasal ve malzeme analizine tabi tutulan numunelere karotlu sondaj da gerçekleştirildi. Elde edilen sonuçlar, malzemenin yapay bir konglomera jeopolimeri olduğunu ve doğal taş gibi görünse de, esasen bölgeye has jeolojik malzemeye benzemeyen kimyasal ve mekanik özelliklere sahip olduğunu gösterdi. Mukavemet testleri sonucunda ise malzemenin hem bölgede bulunan konglomeralardan hem de günümüz betonundan bile daha güçlü olduğu anlaşıldı.
Toplanan bulgular Osmanagiç’in ilk hipotezini doğrular nitelikteydi. Evet, bu tepeler yalnızca basit birer tepeden ibaret değildi. Ya doğal görüntüleri piramitleri andıracak şekilde törpülenmişti ya da tarihin hiç yazmadığı antik bir uygarlık tarafından modern bilimin bilmediği yöntemler kullanılarak inşa edilmişlerdi.
Bosna Güneş Piramidi’nin kuzey cephesinde yapılan arkeolojik kazıların, günümüz betonlarından daha güçlü yapay jeopolimerden oluşan blokları ortaya çıkardığı söyleniyor ve ;
Dr.Osmanagiç Güneş Piramidi’nin yaşını 12.000 yıl önceye tarihliyor…
Çalışmaların ilk aşamasının başlamasından kısa bir süre sonra, Dr. Osmanagiç, daha sonra ‘Ravne Tünelleri’ olarak adlandırılacak olan yeraltı tüneli ağlarına ulaşan bir açıklık buldu. Bu açıklık Bosna Güneş Piramidi’nin yaklaşık 2,5 km kuzeybatısındaydı. Çalışmalar sırasında giriş kapısı hâlihazırda yerel halk tarafından da biliniyordu, ancak önemsiz küçük bir mağara girişi olduğu sanılıyordu. Daha yakından incelendiğinde, mağaranın arka tarafında doldurulmuş bir geçit olduğu fark edildi.
Ravne Tünelleri girişindeki geçitlerin keşfi, Dr. Osmanagiç’in küçük mağarayı kazmasıyla başladı. Ortaya çıkan şey, yerel tarihçiler de dâhil olmak üzere herkes için şaşkınlık vericiydi. Söz konusu birkaç tünele açılan basit bir kapı değildi. Bugün binlerce metreye uzandığı bilinen tüm tünel ağı, gevşek moloz malzemeyle doldurulmuştu. Bu işlem yakın tarihte gerçekleşmiş olamazdı zira öyle olsaydı yerel halkın şahitliğinde gerçekleşmiş olurdu ve bir şekilde kayıt altına alınırdı.
Birkaç metrelik kazılardan sonra Osmanagiç farklı yönlere uzanan çok sayıda içi dolu geçitler keşfetti. Bu geçitlerin bağlantı noktaları taş duvarla örülmüştü. Osmanagiç ve ekibi sert kayaların içinden geçen bu geçitlerin ve daha sonra içlerinin doldurulmasının doğanın işi olmadığını ancak bilinçli ve amaçlı olarak yapıldıklarını düşünüyor...
Çalışmalar devam ettikçe daha fazla tünel molozlardan temizlendi ve böylece yüzlerce metreyi bulan tünel ağlarında daha ilgi çekici keşifler ortaya çıktı. Birden fazla geçidin birleştiği büyük galeriler ve üzerlerinde Proto-Runik (Tamga) yazıtlar olan şekilli taşlar keşfedildi. Şu anda K1, K2 ve K3 mega seramik bloklar ve yumurta şekilli Monolit olarak bilinen devasa megalitik bloklar da ortaya çıkarıldı.
Araştırmacılar, Sırbistan Vinca, Macaristan ve Bosna’da bulunan tamga (runic) yazıların birbirlerine benzerliğine işaret ediyor. Tamgaların Etrüsk, Pelasg, Kıbrıs, Orta Asya, Sibirya-Yenisey ve Anadolu arkaik yazı sistemleri ile benzerliği de ilgi çekici. Osmanagiç ve ekibi aşağıdaki çözümlemeyi yaptığını söylüyor :
‘’Kapı kapandı. Beklemedeyiz. Kozmik kapı tekrar açılana kadar kendimizi savunmamız ve muzaffer olmamız gerekiyor’’.
Aldatmaca Olabilir mi ?...
Elbette Osmanagiç’in ortaya koyduğu tüm nesnel kanıtlar tarihçileri ve bilim insanlarını ikna etmeye yetmemişti. Hatta çoğu eleştirmen Dr.Osmanagiç’in tepeleri gizlice piramit şekline getirdiğini ve söz konusu tünelleri kendi başına açtığını dile getirecek kadar eleştirilerinde ileri gittiler ki bu eleştirmenlerin çoğu bölgeyi ziyarete ve incelemeye dahi gitmemişlerdi.
Avrupa Arkeologlar Birliği, Bosna Piramitleri için ‘’bilinçsiz halka yönelik yapılan bir aldatmaca’’ tanımını kullanırken, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü ise ‘’ iyi tasarlanmış bir plan’’ yakıştırmasında bulundu. Mısır Eski Eserler Bakanlığı geçmiş dönem bakanlarından Dr. Zahi Hawass, bu gelişmelerden ülkesinin turizminin olumsuz etkileneceğini düşünmüş olacak ki Dr.Osmanagiç’i halüsinasyon görmekle suçladı.
Tüm bu uç noktalardaki eleştirilerin yanı sıra daha makul eleştiriler de yapıldı. Örneğin tüm bu tünellerin Yugoslav ordu eğitiminin bir parçası olduğu görüşünde hemfikir olanlar vardı. Alanında uzman olmayanların görüşü ise bu tünellerin altın aramak için açıldığı yönündeydi. Ancak kayaçlarda yapılan incelemelerde ekonomik değeri olan herhangi bir minerale rastlanılmamıştı.
Konu hakkında yeterli bilgisi olmayan insanları yanlış yönlendirmek amacıyla zaman içerisinde Bosna Piramitleri’ni ‘’sahte-arkeolojik keşif’’ olarak tanımlayan birçok web sitesi kuruldu. Ancak Dr. Osmanagiç’in şahsına saldırmaya, fikirlerini eleştirmeye hazır bir yığın insan varken; elde ettiği sonuçları ve bulduğu kanıtları doğrudan eleştiren çok kimse çıkmadı.
Dünyanın En Açık Arkeolojik Sit Alanı
Bosna Piramidi Projesi’nin yarattığı tartışmaların yanı sıra, Bosna Piramidi Vadisi’ni diğer arkeolojik alanlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi de burasının dünyanın en açık arkeolojik sit alanı olması. Örneğin Mısır’daki sit alanlarında Ejiptolog ekipleri haricinde araştırma yapılması neredeyse imkânsızken, Bosna Piramidi Vadisi araştırma yapmayı bekleyen herkese açık durumda...
2010 yılından beri, Bosna Piramitleri’nin elektromanyetik ve arkeo-akustik özelliklerini araştırmak için bağımsız araştırmacılar Visoko ‘ya gelmekte. İngiltere, Finlandiya, İtalya, Hırvatistan ve Sırbistan’dan gelen uzmanlar her biri farklı ekipman ve metodoloji kullanarak Bosna Piramitleri tarafından üretilen emisyonları tespit edip ölçtüler. Yaptıkları ölçümler ve araştırmalar sonucunda ; Bosna Güneş Piramidi’nin zirvesinden yayılan elektromanyetik enerjinin stabil bir ışık huzmesi yarattığını ve ultrasonik frekanslara eşlik eden bir ses ürettiğini söylüyorlar.
Bosna Piramit Vadisi’ndeki biyolojik enerji alanlarını tespit etmek amacıyla polikontrast fotoğraflar çekildi. Çekilen fotoğraflarda Bosna Piramitlerinin elektromanyetik alanları nasıl etkilediği ortaya çıktı. Aynı fotoğraf tekniği kullanılarak alınan görüntülerde, Bosna Piramitleri’nin enerji özelliklerini doğal yeryüzü şekillerinden açıkça ayıran (dikey/yatay) farklı bir elektromanyetik alan şablonunun olduğu söyleniyor...
2018-2019 Yılları: Daha Fazla Tünel Daha Fazla Eser
2018 yaz kazı sezonu sırasında gönüllülerin yardımı ile yapılan yeni keşifler sayesinde yerel belediye müzesi ve çalışanları da Bosna Güneş Piramidi Vakfı ile işbirliği içinde çalışmaya karar verdi. Bu ortaklık Bosna Piramit Vadisi’nde yapılan araştırmaların geliştirilmesi ve ortaya atılan tezlerin kabul görmesi açısından önemli bir adım olmuş.
Ravne Tünelleri’nin bir kaç yüz metre yakınlarında yapılan yüzey kazılarında yeni yeraltı ağlarına açılan girişler keşfedildi. Tıpkı daha önce keşfedilen tünellerde olduğu gibi, bu tüneller de moloz yığınlarıyla doluydu. Tünellerin içini temizlemek ise yine gönüllü ekiplere kaldı. İki haftalık bir kazı işleminden sonra bu tünellerin içi de tamamen temizlendi.
Yeni galeriler ve tüneller arası geçitler ortaya çıkarıldı. 2019’un bahar ayını takip eden çalışmalarda bu bölümlerin arkeolojik açıdan zenginliği ortaya çıkarıldı. 2019 yaz sezonu boyunca, Ravne3 tünellerinde 3000’den fazla eser ve bulguya rastlanıldı. Çanak ve çömlek kalıntıları, takılar, madeni paralar, aletler ve taştan yapılmış (litik) eserler gün yüzüne çıkarıldı.
Belediye Müzesi’nde görevli arkeologlar yaptıkları tipolojik (katmansal) analizler sonucunda bulunan bu eserlerin Neolitik Dönem (MÖ 8000-5500) ile Roma ve Orta Çağ dönemlerine ait olabilecekleri kanısına vardılar. Öte yandan yine bu tünellerde araştırmacıların karşılaştıkları bir diğer husus da taş duvarlardı. Daha önce ortaya çıkarılan tünellerdeki taş duvarlarla form ve materyal bağlamında karşılaştırıldıklarında, tüm taş duvarların büyük bir yeraltı ağının küçük parçaları olduğu ortaya çıktı.
En Az 6000 Yıllık
2019 yaz sezonu sonunda tamamlanan çalışmalar neticesinde hem yaklaşık tarihleme hem de kesin tarihleme metotları kullanılarak Ravne3 tünellerinin minimum yaşı belirlendi. Buna göre, taş duvarların kültürel tarihi, tünellerde bulunan eserlerin kültürel tarihlerinden daha eskiydi. Jeolojik malzemenin radyometrik tarihlendirmesi de yapılarak Ravne3 tünellerinin en az 6000 yıllık olduğu belirlendi.
Özetle tüm bu elde edilen veriler sayesinde tünellerin ne Yugoslav ordusuyla ne de maden ve hazine avcılarıyla alakalı olmadığı ortaya çıkarılmış oldu. Osmanagiç ‘in bu tünelleri kendi başına kazmış olabileceği iddiası da çürütülmüş oldu.
Bütün bu labirent ve tünellerin hangi amaçla yapıldığı sorusuna ise Dr. Osmanagiç şöyle cevap veriyor: ‘’ Bütün yaptığımız ölçmek. Ölçersek bilimsel olarak kanıtlayabiliriz. Şimdiye kadar, 9 enerji çeşidini ölçtük. İlk 5 ölçüm bize bazı zararlı enerji türlerinin burada olmadığını ya da buraya giremediğini gösterdi. Kozmik radyasyon, yeraltı doğal radyoaktivitesi, geo-patojenik radyasyon, mobil teknoloji sinyalleri, wi-fi sinyalleri gibi zaralı enerji dalgaları burada yok. Dolayısıyla yeraltı tünellerinin ilk yapılış amacının en değerli hazinemiz olan ''Sağlığımızı'' korumaya yönelik olduğunu düşünüyoruz.’’ Tünelleri ziyaret eden birçok insanın sağlık ve yaşam enerjilerinin iyileşip yükseldiğine dair ifadeleri de bulunuyor….
2019 kışında, Ravne Parkı’nın bakım ve peyzaj çalışmaları sürerken, Bosna Güneş Piramidi Vakfı çalışanları tünellere açılan başka bir girişe daha rastladılar. Bu tüneller içi boş başka tünellerin ortaya çıkarılmasına da sebep olurken şimdiye kadar Bosna Güneş Piramidi ’ne en yakın tüneller olması bakımından da önem teşkil ediyor.
Ravne4 Tünelleri’nin keşfiyle vakıf 2020 kazı çalışmalarının tüm önceliği bu tünellere verilerek devam etti. Ravne4 tünellerinde şimdiye kadar sayısız yan geçit, galeri ve taş duvar olduğu gözlemlendi. Ayrıca bu yan geçitlerin çoğu güneye doğru yani dünyanın en büyük ve en eski piramidine, Bosna Güneş Piramidi’ne uzanıyor.
Bosna piramit kompleksi önmüzdeki dönemde daha bir çok arkeo-kültürel sırrı ortaya çıkaracağa benziyor...
Kaynaklar :
https://daeu.eu/anom-bosn2.html
Comments