top of page

AYAK İZLERİ - NEW MEXİCO

Bu makalede sizlere New Mexico'daki White Sands (Beyaz Kumlar) Milli Parkı'nda keşfedilen eski insan ayak izlerinden bahsedeceğim.

Önce White Sands - Beyaz Kumlar'dan biraz bahsedelim. New Mexico’daki White Sands, dünya üzerinde çok nadir görülen bir doğa harikası. Bu beyaz kum tepeleri, aslında kum değil, alçıtaşından (jips) oluşmuş. White Sands’in oluşumu, milyonlarca yıl öncesine dayanıyor ve birkaç özel jeolojik süreç sonucunda meydana gelmiş:

1. Antik Deniz ve Alçı Yatakları: Milyonlarca yıl önce, bu bölgede bir iç deniz vardı. Bu deniz kuruduktan sonra geride geniş alçı yatakları kaldı.

2. Rüzgar ve Erozyon: Zamanla, su ve rüzgar bu alçı yataklarını aşındırarak jips minerallerini ortaya çıkardı. Bu mineraller küçük kristaller şeklinde erozyona uğradı.

3. Tuz Gölü: Bölgedeki Tuz Gölü (Lake Lucero) yağış aldığında suyla dolarak jips minerallerini çözerek kristallerin oluşmasını sağladı. Suyun buharlaşmasıyla bu kristaller rüzgarla taşınarak geniş beyaz kum tepelerini oluşturdu.

4. İklim ve Koruma: Çöl iklimi ve rüzgar bu kumları sürekli hareket ettirerek tepeler şeklinde birikmesini sağlıyor.


Bu süreçlerin birleşimi, White Sands'in eşsiz beyaz jips kumlarından oluşan ve göz alabildiğine uzanan bir çöl alanı haline gelmesini sağlamış.

Fosilleşmiş Ayak İzleri - White Sands, New Mexico.

Öte yandan makalemizin konusu Ayak İzleri Kuzey Amerika'da insan varlığının bilinenden çok daha önce başladığını gösteren önemli bir bulgu olarak öne çıkıyor. 2021'de yapılan bir araştırma, bu ayak izlerinin yaklaşık 23.000 yıl öncesine, Buzul Çağı'nın sonlarına tarihlendirildiğini ortaya koyuyor. Keşif, insanların bu kıtaya önceki tahminlerden binlerce yıl önce yerleşmiş olabileceğini düşündürmekte.

Ayak izleri, White Sands Milli Parkı'nın alçıdan oluşan beyaz kumulları arasında fosilleşmiş halde bulundu.

İzler, bölgedeki antik göllerin kıyılarında yürüyen insanlar tarafından bırakılmış. Fosilleşen bu izler, aynı zamanda mamutlar, dev tembel hayvanlar gibi yok olmuş megafauna türlerinin de bu bölgede var olduğunu gösteriyor.


Bu keşif, insanların Amerika kıtasına geliş tarihi ve göç yolları hakkında mevcut teorileri yeniden değerlendirmeye yönlendiren önemli bir arkeolojik bulgu olarak kabul ediliyor.

Bering üzerinden gelerek Buzulsuz Koridor (İce Free Corridor) kanalıyla gerçekleşen Buzulsuz Koridor göçleri (MÖ 30.000/MÖ 16.000) ile birlikte düşünülmesi gereken bu olgu zaman içinde yapılacak olası bilimsel bulgular ile daha da netleşecek. Daha öncede de bilindiği gibi, son Buzul Dönemi’nde (MÖ~30.000-10.000) deniz seviyesi günümüzdekinden yaklaşık 100-120 metre daha alçakta ve donmuş haldeydi. Günümüzde Asya’nın kuzeydoğusu ile Kuzey Amerika’nın kuzeybatısının birbirlerine yaklaştıkları noktada bulunan Bering Boğazı (Çukçi ve Bering denizleri de dâhil olmak üzere) buzul döneminde bir kara köprüsüydü. Araştırmacılar, batıda Yakutistan sınırları içinde bulunan Verkoyansk Bölgesi (Lena Nehri’nin doğusundaki dağlık alan) ile Kanada’nın kuzeybatısında bulunan Mackenzie Nehri’ne kadar uzanan (Alaska toprakları / Yukon Yarımadası) ve buzul çağında iki kıtayı birleştiren o topraklara Beringia ismini vermiş.


New Mexico'daki White Sands Milli Parkı'nda bulunan insan ayak izleri, belirli bir çevresel ve jeolojik süreç sonucunda oluşmuş. Bu izlerin oluşma süreci, aşağıdaki aşamaları içeriyor:

1. Nemli Yüzey ve Yürüyüş: Yaklaşık 23.000 yıl önce, White Sands bölgesi bugün olduğu gibi kuru bir çöl değildi. Bölgede göller ve sulak alanlar bulunuyordu. İnsanlar ve diğer hayvanlar bu nemli zemin üzerinde yürüdüklerinde izler bıraktılar. Toprak, sulak olduğu için izler derin ve belirgin hale geldi.

2. Hızlı Kuruma ve Dolgu: Ayak izleri bırakıldıktan kısa bir süre sonra hava koşulları değişti ve bölgedeki su buharlaştı. İzler, kuruma sürecinde olduğu gibi korundu çünkü izler hemen yeni tortu tabakalarıyla kaplandı. Bu tortu, izlerin üstünü örterek onların bozulmadan kalmasını sağladı.

3. Fosilleşme Süreci: İzler, zamanla yeni tortul tabakalarının birikmesiyle fosilleşti. Tortul zemin, izlerin üzerini kaplayarak erozyon veya dış etkilerle silinmelerini engelledi. Yüzeyin katılaşması ve zamanla kuruması, bu izlerin korunmasına katkıda bulundu.

4. İzlerin Ortaya Çıkışı: Binlerce yıl boyunca bu izler, kumlar altında saklı kaldı. Ancak erozyon ve diğer doğal süreçler sonucunda, bu izler yavaş yavaş yüzeye yakın katmanlara doğru ortaya çıktı. Modern dönemde bilim insanları ve arkeologlar bu izleri keşfedip analiz ettiler.


Bu süreçte, insanların yanı sıra mamutlar ve dev tembel hayvanlar gibi megafauna türlerine ait izler de benzer şekilde korunmuş. Bu bulgu, o dönemde insanların bu büyük hayvanlarla aynı ekosistemi paylaştığını ve muhtemelen bu hayvanların izlerini takip ettiklerini göstermekte.


New Mexico'daki White Sands Milli Parkı'nda bulunan ayak izlerinin tarihi, radyokarbon tarihleme yöntemi kullanılarak saptandı. Radyokarbon tarihleme yöntemi, bulunduğu 1950 yılından günümüze, yaklaşık son 50 bin yılda yeryüzünde meydana gelen arkeolojik, paleobotanik ve yerbilimsel olayların mutlak tarihlenmesi için kullanılan ana yöntem olarak kabul edilmekte. Bu süreçte, fosilleşmiş ayak izlerinin bulunduğu katmanlarda yer alan bitkisel kalıntılar ve organik maddeler incelendi.


Bu tür akeolojik bulguların tarihlerinin saptanma süreci şu adımlarla gerçekleşiyor:

1. Organik Kalıntıların Bulunması: Ayak izleri, zamanla organik materyalle (örneğin bitki kökleri veya sucul bitkiler) dolan katmanlarda oluşmuştu. Bilim insanları, bu izlerin bulunduğu tortul tabakaların içindeki fosilleşmiş bitki kalıntılarını dikkatlice topladılar. White Sands bölgesinde bu tür izler genellikle göl kenarındaki sucul bitkilerin kalıntılarıyla ilişkili olmuş.

2. Radyokarbon (C-14) Tarihleme Yöntemi: Bu bitkisel kalıntılar, radyokarbon tarihleme yöntemiyle analiz edildi. Radyokarbon tarihleme, organik maddelerde bulunan karbon-14 izotopunun zamanla ne kadar bozunduğunu ölçerek kalıntıların yaşını belirler. Karbon-14, canlı organizmaların içinde sabit bir oranda bulunur, ancak organizma öldüğünde bu izotop bozulmaya başlar. Bilim insanları, kalan karbon-14 miktarını ölçerek, bitki kalıntılarının ne kadar eski olduğunu hesaplarlar.

3. Katmanlar Arası Tarihsel Bağlantı: Bu bitkisel kalıntılar, ayak izlerinin oluştuğu katmanlarla doğrudan bağlantılı olduğu için, izlerin bırakıldığı dönemi de yansıtır. White Sands'te yapılan analizlerde, bu kalıntılar yaklaşık 23.000 yıl öncesine tarihlendirildi. Bu da izlerin bu dönemde bırakıldığını göstermekte.

4. Birden Fazla Numune: Bilim insanları, tarihleme işleminin doğruluğunu artırmak için farklı katmanlardan ve farklı izlerin yakınındaki çeşitli yerlerden organik materyal topladılar. Bu şekilde elde edilen radyokarbon tarihleme sonuçları birbirini destekleyince, izlerin yaşı konusunda daha güvenilir bir tarih aralığı elde edildi.


Bu yöntem sayesinde, izlerin yaklaşık 23.000 yıl önce, Buzul Çağı'nın sonlarına doğru bırakıldığı anlaşılıyor. 


Bu bulgu ise biraz önce bahsettiğim gibi Buzul Çağı Bering Göçleri ile birlikte insanların Amerika'ya geliş dönemlerine dair mevcut teorileri önemli ölçüde etkileyecek ve yeni bilimsel bulgular ışığında insanlık tarihine daha aydınlık bir noktadan bakma olanağını elde etmiş olacağız.


Tarihsiz kalmayın, esenlikle kalın...


Kaynaklar



37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page